16 Ağustos 2018 Perşembe
Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının, Türkiye açıklamalarına tepki
Dünyada ABD'nin başlattığı ticaret savaşları ve Türkiye'ye yönelik yaptırım tehditleriyle dövizde yaşanan dalgalanmalar sürerken; Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Türk ekonomisi hakkındaki olumsuz açıklamaları tepki çekiyor. Bu kuruluşların değerlendirmelerinin tarafsız ve bilimsel olmadığı belirtiliyor.
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Dr. Öğretim Üyesi Lokman Kantar, 2008 ekonomik krizinde; bu kuruluşlardan S&P, Moody’s ve Fitch’e olan güvenin dünya ölçeğinde ciddi biçimde sarsıldığını söyleyerek "2018 yılının başından itibaren S&P, Moody’s ve son olarak 13 Temmuz tarihinde Fitch, Türkiye’nin kredi notunu düşürmüşlerdir. Oysa Yunanistan'ın ekonomik göstergeleri daha kötü olduğu halde Haziran'da onun notunu yükseltmişlerdir" dedi.
Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının güvenilirliği tartışılıyor. En son 13 Temmuz'da Türkiye'nin notunu düşüren Fitch'den dün de olumsuz bir açıklama daha gelmişti. Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Türk ekonomisi hakkındaki açıklamalarına siyasiler kadar akademik çevreler de tepki gösteriyor. Bu kuruluşlardan Fitch dünkü açıklamasında "Not indiriminden bu yana hava kötüleşti. Ekonomide sert bir iniş, not indirimini tetikleyebilir" ifadelerine yer verdi. İstanbul Gelişim Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Lokman Kantar, Fitch başta olmak üzere global piyasalarda önde gelen kredi derecelendirme kuruluşlarının dünyada ve Türkiye'de ekonomik piyasalara bakışını değerlendirdi.
"BU ŞİRKETLERE NE KADAR GÜVENİLEBİLİR"
Ekonominin gelişmişliğinin en önemli göstergelerinden birisinin üretim olduğunu belirten İGÜ Dr. Öğretim Üyesi Lokman Kantar, “Üretim faktörlerinden birisi olan sermaye ise bir ülke için son derece önemlidir. Ülkeler sermaye ihtiyaçlarını ülke içi tasarruflardan karşılayamadıkları zaman ülke dışındaki doğrudan yatırımlar ya da portföy yatırımları yoluyla karşılama yolunu tercih ederler. Yabancı yatırımcıların ise başka bir ülkenin çıkarmış olduğu yabancı para cinsinden menkul kıymetlere yatırım yapabilmeleri için o ülkenin riskini bilmeye ihtiyaçları vardır. Bu noktada ise hem ülkelerin hem de fona ihtiyaç duyan şirketlerin risklerini belirleyen kredi derecelendirme kuruluşlarına ihtiyaç duyulmaktadır ancak bu şirketlere ne kadar güvenilir işte bu tartışılır” dedi. Kantar, "Dünyada kredi derecelendirme işlemlerini yapan birçok uluslararası derecelendirme kuruluşları faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşlardan en tanınır olanı ve piyasanın yüzde 95’ine hâkim olanı ise S&P, Moody’s ve Fitch’tir. 1850’li yıllardan itibaren faaliyet gösteren bu kuruluşlar fon fazlası olan yatırımcıların bilmedikleri ülkede yatırım yapabilmeleri için, bu yatırımcılara bilgi sağlamaktadırlar" diye konuştu.
"2008'DEN SONRA BU KURULUŞLARA ELEŞTİRİLER ARTTI"
11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında enerji sektörünün liderlerinden olan Enron ile ilgili çok yüksek not veren kredi derecelendirme kuruluşlarının krizin ortaya çıkmasıyla birlikte büyük bir skandala imza attıklarını belirten Kantar şöyle konuştu: “2008 Küresel kriziyle birlikte bu kuruluşlara olan eleştiriler de fazlasıyla artmaya başlamıştır. Çünkü 2008 küresel kriz döneminde çok yüksek skorla derecelendirilen kuruluşların (Örneğin Lehman and Brothers) kriz döneminde yüksek riskli oldukları önceden öngörülememiştir. Bu nedenle yüksek riskli olduğunu bilmeden yatırım yapan yatırımcılar çok büyük zararlara uğramıştır. S&P, Moody’s ve Fitch’e olan güvenin sarsılmasının en önemli nedenlerinden birisi ise yine daha önceden tespit edemedikleri riskleri kriz ortamında not düşürerek telafi etmeye çalışmalarıyla birlikte piyasalarda bir panik havası oluşturmakta ve krizi daha da derinleştirmektedirler. Bu kredi derecelendirme kuruluşlarına getirilen en önemli eleştirilerden bir tanesi ise bu kuruluşların değerlendirdikleri kuruluşlara para karşılığında danışmanlık hizmeti vermeleri nedeniyle tarafsızlığını yitirmektedirler.”
"TÜRKİYE HAKKINDA POLİTİK KARARLAR VERİYORLAR"
İstanbul, Gelişim Üniversitesi, Dr. Öğretim Üyesi Lokman Kantar; yine bu kuruluşların anlaşması olmamalarına rağmen ülke ya da şirketleri tek taraflı olarak değerlendirip o ülke ya da şirket ile ilgili kredi notu açıklamaları, finansal piyasalarda panik havası yaratarak hem ülkeleri hem de bu ülkelere yatırım yapan yabancı yatırımcıları büyük zararlara uğrattığını söyledi. Kantar şöyle dedi:" 2018 yılının başından itibaren S&P, Moody’s ve son olarak 13 Temmuz tarihinde Fitch, Türkiye’nin kredi notunu düşürmüşlerdir. Bu not düşüşlerine gerekçe olarak enflasyondaki artış, siyasi ve politik belirsizlikler, cari işlemler dengesindeki açık olarak ifade edilmiştir. Ancak Türkiye’den daha kötü makroekonomik göstergelere sahip olan Yunanistan’a yaşamış olduğu ağır kriz döneminde bile not indiriminde çok tutumlu davranmıştır. Geçtiğimiz Haziran ayında da Yunanistan’a not artışı yapan bu kredi derecelendirme kuruluşlarının söz konusu Türkiye olduğunda, 2001 krizi sonrası son derece sıkı maliye politikaları uygulayarak enflasyonu tek hanelere indirdiği ve büyüme rakamlarını yüzde 7-8 seviyelerine çıkardığı dönemlerde dahi özellikle S&P’nin yatırım yapılamaz notunu vermesi son derece politik kararlar verdiği şüphesi uyandırmaktadır. Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdikleri notların denetlenememesi ve şeffaf bir değerlendirme yapmamaları nedeniyle ülke riskini ölçen CDS (Kredi temerrüt takasları ) piyasalarının güçlendirilmesi bu kuruluşların politik ve yanlı davranış içerisinde bulunmalarını da kısıtlayacaktır.”